Sneijder’in golü harika… Van Bronckhorst’un attığı son gol ise hakediş! maçın yıldızına yaraşır bir gol…
Vodpod videoları artık kullanılamıyor.
Posted in football, tagged Euro 2008, goals, hollanda, video, İtalya on 5 Haziran 2010| 1 Comment »
Sneijder’in golü harika… Van Bronckhorst’un attığı son gol ise hakediş! maçın yıldızına yaraşır bir gol…
Vodpod videoları artık kullanılamıyor.
Posted in football, tagged Euro 2008, Fransa, goals, hollanda, video on 5 Haziran 2010| 1 Comment »
Ah o nefis maç… Son iki golü taksim’de hiç beklemediğim bir yerde Dogzstar’da görmüştüm…
Vodpod videoları artık kullanılamıyor.
Posted in Beşiktaş, Fenerbahce, football, futbol, Galatasaray, soccer, spor, türk futbolu, Turkish football, turkish soccer, tagged Arda Turan, özer hurmacı, Batuhan, Bekir İrtegün, Beşiktaş, Bobo, Edu, Ekrem Dağ, Euro 2008, Fenerbahce, Galatasaray, Gökhan Gönül, Harry Kewell, Holosko, john utaka, Leo Franco, Lugano, Mehmet Topuz, nicolas anelka, Nihat, Nobre, roberto carlos, Serdar Kurtuluş, Sivok, Uğur Boral, Vederson, yossi benayoun, zapotocny, İbrahim Üzülmez, İbrahim toraman, İsmail Köybaşı on 26 Haziran 2009| 1 Comment »
Bir Galatsaraylı olarak, takımımda görmek istediğim ne kadar yerli futbolcu varsa Fenerbahçe’ye, Beşiktaş’a gittiler. Mehmet Topuz değil belki ama Özer Hurmacı’yı inanılmaz istiyordum. Hatta Mehmet Topal gidecekse, Özer gelsindi takıma. Zira Özer, Topal’ın hem defansif hem de ofansif yeteneklerinden bir kademe daha iyi bir oyuncu bence. Neyse gitti Fener’e ya da paraya bilemeyiz o kadarını. Benim için artık önemli olan Ulusal Takım’ın aldığı başarıları olduğundan bu transferin bir şekilde ve illa ki Ay-Yıldızlı formaya olumlu etki edeceğini düşünüyorum. Aynı dileklerim Bekir İrtegün için de geçerli.
Beşiktaş da İsmail Köybaşı’nı kadrosuna kattı. Hiç izlemediğim ama Uğur Meleke tarafından çok methedilen Karşıyaka’lı sağ bek Rıdvan’ın da eli kulağında anlaşılana göre. Fakat bu transferde çok büyük bir zaaf var bence. (daha&helliip;)
Posted in Euro 2008, Fenerbahce, football, futbol, soccer, spor, sport, türk futbolu, Turkish football, turkish soccer, tagged Abdülkadir Kayalı, Aragones, Aziz Yıldırım, CM, Euro 2008, Fenerbahce, Galatasaray, Gökhan Emreciksin, Gökhan Gönül, Kanal D, Kemal Aslan, Mahmut Hanefi, Selçuk Şahin, Serkan balcı, show tv, Tuncay Şanlı, Uğur Boral on 12 Ocak 2009| Leave a Comment »
Sene 2003’tü yanılmıyorsam. Abim Viyana’da okurken onun yanına gitmiştik annemle. O gün ya daha dışarı çıkmamış evde yemek yiyorduk ya da o gece dışarı çıkmayacaktık zaten… Uydu yayını sağolsun ya Kanal D, ya da Show Tv’den ümitler avrupa şampiyonası maçını izliyordum Sami Yen’de oynanan Türkiye ve Almanya arasındaki… Kadro efsane tabi ki… Tuncay,Kemal Aslan, Selçuk Şahin, Serkan Balcı, Servet Çetin, Mahmut Hanefi ve kalede de Recep… O dönemde kadrodaki oyuncuları kapma yarışına girişmişti üç büyük takım… En çok da Galatasaray’ın şu mükemmel kadrodan işe yarar hiç bir adam alamayışına üzülmüştüm. Tam aldık derken kaçırılan Tuncay’ı kaçırdık. Sırf Kemal Aslan yüzünden Gaziantepspor’u az seçmedim CM’de. Ardından Selçuk’u alırız, Serkan’ı alırız derken hepsi Fener’in yolunu tuttu. Neyse ki o kadroda bulunanlardan Sabri altyapısından çıkmıştı G.Saray’ımın da teselli olmuştu bana-bize..
O senelerin üzerinden çok geçmedi, hepsi şimdi Türk futbolunun lokomotif oyuncuları oldular. Ne yazık ki Fenerbahçe’ye transfer olanlar dışında.. Bir Tuncay bir de Servet vardı 2003 ümitlerinden F.Bahçe’ye transfer olup Euro 2008 kadrosunda da bulunan. Ve ne gariptir ki ikisi de Fenerbahçe’de değildi artık..
Kemal Aslan Kocaelispor’da dibe vurmuş,Serkan Balcı kendisini Serkan yapan hocasıyla yeni bir çıkış arayışında. Selçuk ise geldiğinden beri taraftarın sevgilisi olamadı. Recep de Fener’in kalesine geçip başarılı performans sergilese de 2008 yazında Aziz Yıldırım’dan veto yiyip Hacettepe’ye gitti. Kısacası şu güzelim Ümit Ulusal Takım kadrosu Fenerbahçe’ye geçince eridi gitti.. Onların Fener’e katkısı oldukça çoktu, fakat Fener’in onlara katkısı neredeyse sıfır oldu.. İki istisna dışında. Servet ve Tuncay…
Fenerbahçe izlediği transfer politikası gerçekten gıpta edilecek durumdaydı. Bu politikaya da devam ediyorlar. Uğur Boral, Kazım,Gökhan Gönül geldi bir-iki sezon evvel. İlhan Parlak da Ümit Ulusal takımda aldığı gol krallıklarıyla göz kamaştırmıştı. Kayseri’de sonradan girip attığı goller de cabası. Ve hemen ardından Fenerbahçe’ye geldi. Son olarak da Gökhan Emreciksin ve Abdülkadir Kayalı’yı kattılar kadrolarına..
Uğur Boral, Tuncay varken hiç bir zaman yeterli bir alternatif olarak düşünülmedi. Kazım’ın Aragones’ten yediği tokat kalmadı. Gökhan Gönül de eminim ki kendisinden daha iyisi olsaydı ilk 11’de olamayacaktı. Bu saydığım oyuncular şu anda “bence” zorunluluktan ilk 11’de forma giyebiliyorlar. “Yok canım sende” diyenlere sormak isterim, o zaman İlhan Parlak neden bu takımda en azından ikinci yarılarda ya da son 15 dakikada forma şansı bulamıyor?
Ben ne yazık ki bugüne dek Fener’in kadrosuna katılan genç Türk oyuncuların harcandığını, değerinin verilmediğine şahit oldum. Gökhan Emreciksin ve Abdülkadir Kayalı da kadroya katıldığından bu yana oynanan Bursa ve Tokat maçlarında ilk 18’e bile alınmadı Aragones tarafından. Zaten ben transfer istemiyorum diye bas bas bağırdı adam. Takım yeni yeni oturmuş bir de yeni oyuncuları takıma monte etmekle uğraşırsa biliyor ki zaman kaybedecek üstüne bir de puan kaybedecek. Şampiyonluk yarışından iyice kopacak. Bu iki ismi çok sık ne kadroya alacak, ne de sonradan oyuna sokacak kırmızı kart,sakatlık gibi istisnalar dışında. Gökhan’ın yine biraz şansı var ancak Abdülkadir’in pek şansı olduğunu düşünmüyorum antremanlarda kendini ispatlayamadığı sürece..
Teknik direktörün istemediği transferleri yaptı Aziz. Yine kendi bildiğini okudu. Yine gençlerin geleceğini şimdiden çöpe attı. Ya da gençler kendi geleceğini çöpe attı Manchester City isterken, Fenerbahçe’ye gelerek…
Posted in A Milli Takım, Fenerbahce, football, futbol, soccer, spor, sport, türk futbolu, Turkish football, turkish soccer, tagged A Milli Takım, Abdullah Ercan, Anelka, Ümit Davala, Cafu, colin Ka, Deivid de Souza, Ergün Penbe, Euro 2008, Fatih Terim, Fenerbahce, Gökhan Gönül, Sabri Sarıoğlu, Serdar Kurtuluş, Türkiye-Almanya maçı, Türkiye-Bosna Hersek maçı, Türkiye-Portekiz maçı, Theo Walcott, Tuncay Şanlı, İbrahim kaş on 9 Ekim 2008| Leave a Comment »
Haftasonu maçları daha tamamlanmadan 30 kişilik ulusal takım aday kadromuz açıklandı. Müzmin sakatların sakatlıkları sebebiyle kadrodan çıkarıldı ve Serkan Balcı kadroya dahil edilerek toplamda 24 kişiden kadro son halini buldu.
Açıklanan kadroda sakatlanıp çıkarılan oyunculardan Gökhan Gönül dahil olmak üzere 4 tane sağ savunmacı pozisyonunda oynayabilecek oyuncu var. Üstelik bunların ikisi de defansif yönü kuvvetli olan Serdar Kurtuluş ve İbrahim Kaş. Üçüncüsü ise son oynanan Almanya maçında bu pozisyonda başarıyla görevini yapan Sabri Sarıoğlu. Gökhan Gönül’ün yokluğundaki birinci seçeneğimiz o.
Geçen gün Fatih Terim’in bir açıklamasını okudum. Aynen aktarıyorum…
Milli Takımlar Sorumlusu Fatih Terim, “Sağ bekte dünya futboluna yeni bir Cafu armağan edebilirim. Hem rengi de tutuyor” diyerek asıl yeri sağ açık olan Kazım’ı savunmanın sağında oynatacağının sinyallerini verdi.
Fatih Terim böyle bir açıklama yaparak elindeki sağ kanat savunucularının bütün motivasyonlarını sıfırlamıştır. Biri İspanya’da,diğer ikisi de ülkenin iki büyük takımında bu pozisyonlarda oynayan oyuncuların orada varlığını sorguluyorum şimdi. Elbette bu oyuncular da bu açıklamayı okudularsa böyle düşüncelere dalıp takımdaki varlıklarını sorgulayabilirler. Bu da tamamen bir motivasyon kaybı yaratacaktır.
Kazım’dan Cafu yaratmak meselesine gelince, yapılan açıklamanın şaka olduğunu düşünmek istiyorum. Çünkü cümlenin içinde bu yönde düşünmeye yönelten şaka unsurları bulunuyor. Mesela “rengi de tutuyor” demek başlı başlına bir espri havası yaratıyor bende.
Fatih Terim yine bir basın toplantısında egosal bir açıklamaya imza atarak, “Ümit Davala santrafordu sağ bek yaptık, Abdullah Ercan 10 numaraydı sol bek yaptık, Ergün Penbe orta sahaydı onu da sol bek yaptık…” demişti. Evet bu oyuncular futbola başladıkları mevkilerin çok uzağında devam ettiler kariyerlerine ancak bu onların “komple” futbolcu olmalarından kaynaklanıyordu. Hangi mevkide ne yapacaklarını bilen ve oynama hırsına sahip oyuncular olmaları onları oynamaları istenen mevkinin oyuncuları yaptı. Elbette ki onlardaki bu altyapıyı görüp oyun yapılarına şekil veren hocanın katkısı büyük. Ama Kazımdan sağ kanat savunucusu yaratmak bana hiç doğru gelmiyor.
Avrupa Şampiyonası kadrosundaki süpriz oyunculardan olan Kazım’ın Almanya maçı dışında göze batan bir oyunu yok. İlk şansını bulduğu Portekiz maçında mağlup durumdayken ve topun bizde durması gereken dakikalarda kendisine gönderilen uzun topları arkasında duran oyuncuyu itip yok yere bir çok faul yaparak topu rakibe teslim etti. Zaten konrtolüne alması çok rahat olan poziyonlarda bu hatayı aynı maç içinde 5 defa yapması o maçta beni çileden çıkardı. Ancak bu durumu sanırım Fatih Terim o maçın stresinden algılayamadı.
Defansif anlayışı da bir hayli zayıf olan Kazım, şu anda oynadığı pozisyonda kaptırdığı toplardan sonra takım defansına yardım etmeyerek, takım içi defansif görev dengelerini tamamen bozarken kendi futbol anlayışında defansa yer olmadığını bir çok kez kanıtladı. Bunları göz ardı edip bu açıklamayı uygulamaya geçirecekse saygı duyarım en azından sözünün arkasında durduğu için. Ama Kazım’dan Cafu yaratma düşüncesi benim hiç aklıma yatmıyor. Eğer bu mevkide oynatılacaksa Bosna-Hersek maçında ters kademe hatalarına, geri dönmeyeceği için sağ savunma bölgesinde açılacak boş alanlara hazır olun.
Kazım’dan Anelka olur,Tuncay olur,Deivid olur, Theo Walcott olur ama bu oyun disiplinsizliğiyle Cafu olabileceğini düşünmek ütopiktir…