Feeds:
Yazılar
Yorumlar

Posts Tagged ‘David Bentley’


FBL-ENG-PR-TOTTENHAM-CHELSEAKimse umursamaz belki ama Tottenham ve Chelsea İngiltere’de yerel bir derbidir. Chelsea’liler Milwall, Tottenham’lılar da daha çok Arsenal’le didişmekten birbirleriyle pek fazla müdahalede bulunmazlar. Fakat haftasonu iki takım arasında oynanan maç Premier Lig’de haftanın süpriz sonuçlarından biri oldu. Fulham’ın 2-0 Manchester’i yenmesi çok ayrı bir durum. Süpriz değil başka bir şey o…

Cumartesi günlerimi artık çocuklara ayırdığımdan (daha…)

Read Full Post »


Son Tottenham yazımı 30 Ekim’de yazmışım.. Ben zamana yenilirken, beyaz-lacili takımım sadece iki kez yenildi.. İkisi de bence biraz süpriz sonuçlardı. Fulham’ın çok iyi oyunculara sahip değil ama iyi bir uyum içinde. Andrew Johnson da zaten tek yıldızları olarak göze çarpıyor ki Spurs’ü 2-1 yendikleri maçta da bir golü var. Everton’sa Spurs’ten daha oturmuş bir takım ama yine de evinde yenilmemesi gerektiğini düşünüyordum. Neyse bazen keybetmek güzeldir, kazanmanın kıymetini daha anlamak için..

_45295700_berba_paLiverpool’u lig maçında son dakika golüyle yendiğimiz maçı izleyemedim ama hafta içi oynadığımız Lig Kupası mücadelesi, son günlerde izlediğim en eğlenceli maçlardan biri oldu. Bu kupanın hakkını pek vermeyen büyük kulüplerden Liverpool’un yedek ağırlıklı kadroyla çıktığı maçlardandı. Rafa Benitez için gençlerini sahada görmek iyi olabilir tabi ama bu takımlar böyle yaparak taraftarlarına yazık ediyor biraz.

Fraizer Campbell’ın efsaneleştiği maçta iki golü bir de asisti falan vardı. Tamamen gidişata damgasını vuran adam oydu. Tabi Liverpool defansının hataları da sağolsun.. Tottenham Manchester’dan kiraladığı bu çocuğu takımda tutmalı. Hem altyapısı sağlam hem de çağdaş futbolun gerektirdiği hücum oyuncusunun özelliklerine sahip. Forvet sıkıntısı çeken takımda gezici (all-rounder) tipinde oynayabilecek yek pare şahsiyet.

Premier Lig maçı izlemeye hasret kalmışım. Bunu bugün anladım.. Aman ki heyecan dolu son dakikalarda gol olmadı da lig’in dört büyüğüne çelme takmayı başardı “sıcak mahmuzlar” -HotSpurs-

Manchester United maçı benim için, muhtemelen Redknapp için de çok önemli, çok kilit bir maçtı. Avrupa’nın en iyi futbolcusu takımdaydı elbette ama ilk 11’in bir hayli eksik olduğunu belirtelim. Orta sahada Scholes olmadığı zaman takımın pas hızı, oyunu yönlendirme gücü ve dikine oyundan yoksun kalıyorlar. Carrick ve Fletcher yardımcı oyuncu rolünde iyiler ama her filmde en az bir baş rol oyuncusu bulunur. Bu sefer kenarda oturuyo080517harryrdu Scholes. Rooney’siz sahaya çıkan kırmızılarda Giggs ve Scholes neden kenardaydı ben anlamadım. Harry Redknapp ManU’nun sahaya Rooney’siz çıkmasına verdiği esprili cevap da her daim hatırlanmalı: “Ufak tefek Tevez adında bir Arjantinli oynayacakmış onun yerine. Sanırım sahaya Rooney yerine bu adamla çıkmaları dünyanın sonu değil..” Ne tonton adam şu Redknapp..

Woodgate sahalara çabuk döner umuyoruz ki ama sakatlanıp oyundan çıkması takım adına bu maçlık iyi oldu. Kalın ve kısmen yavaş Corluka yerine hızlı,çarpışan, kolay geçit vermeyen Zokora’nın Ronaldo’yu savunması atak gücü portekizliye bağlı olan ManU’yu durdurma açısından kolaylaştı. Defansın göbeğinde yer alan Dawson da takımın savunma gücündeki en önemli adam oldu bu maçta..

BBC, “Kararlı-Azimli Tottenham ManU’yu durdurdu”, diye manşet atmış.. Orta sahada Manchester’dan daha etkindiler. Lennon takımı çok iyi sürüklüyor. Müthiş hızlı bir oyuncu, top hakimiyeti,tekniği çok iyi.. Son vuruşlarda biraz daha iyi olsa çok daha iyi yerlere gelir. Maç boyu Manchester Utd’nin tıfıl sağ beki Rafael Lennon’la çok iyi boğuştu…

united_report240Diğer kanatta oynayan yakışıklı David Bentley’nin tarafından fazla bindirme olmadı bugün. En azından göze batan bir pozisyon gelişmedi o bölgeden. Ama uzakça bir mesafeden serbest vuruştan kaleye gönderdiği top enfesti.. Van der sar da aynı enfeslikte topu kornere tokatladı.

Cruyff’a benzediği için yeteneği abartılan Modric’in Premier Lig’de tutunması için çok fazla çalışması gerektiğini bu maçta ben gördüm. Ama Harry’cim göremedi. Gitti takımın kaptanı, orta sahayı toparlayan adam Jenas’a maçın son yarım saatinde top oynamayı yasak etti. Aynı bölgede oynayabilen özkaynak O’Hara o dakikalar için en doğru tercihti ama çıkan oyuncu Modric olmalıydı. Henüz ne lige ne de takıma alışamamış.. Rio Ferdinand’ın yanında ufak kaldığı gibi üflediğin zaman uçuyor. Maç boyu tek hareketi 70 civarı kaleye attığı şut idi. Modric kenara gelseydi, bu maçı kazanma şansımız daha fazla olurdu.

Şansımız artardı çünkü, oyuna takımın esas forveti girmişti. Jenas’la uyumunun daha iyi olduğunu düşündüğüm Darren Bent, Modric’ten pek beslenemedi. Sonuç olarak oyuna pek fazla ısınamayınca varlık da gösteremedi. Pavlyuchenko tabi ki çok kaliteli bir oyuncu ama bu takımın hücumcusu Darren Bent’tir.dimitar-berbatov_1205495c

Telegraph da; “Berbatov Tottenham taraftarlarının yuhalamalarına sessiz kaldı” şeklinde atmış manşetini. Koca maçı tek adama indirgeyerek yoruma açmışlar. Güzel oyunu gölgede bırakan bir başlık. Ama maçın en ilgi çeken anlarıydı topun Berbatov’la buluştuğu saniyelerde tribünlerden gelen “booooooo” sesleri. Liverpool maçında Robbie Keane’e daha bir edepli davranmışlar. Bağırlarına basmışlar İrlandalıyı. Heralde transferin son dakikasında gitmiş olmasını içerlemiş Londralılar…

Güzel futbol ve güzel bir sonuçla üst sıralara doğru yürüyüşünü devam ettirdi “zambak beyazı” renkli takımım! Fakat bu takımın hücumcularını daha iyi kullanması gerek. Forvette Bent’in hemen arkasında Bentley’i kullanılırsa bu adamın uzaktan attığı mermi gibi şutlardan daha çok yararlanılır. Lennon ve Dos Santos (Gio sakat olmasa mesela) kanatları değişimli,dönüşümlü kullanarak atak bindirmeleri yaparak çok büyük tehlikeler yaratabilir. Jenas ve Zokora ortada sigorta! Beklerde Ekotto ve Corluka mevcutların en iyileri.. Tandemde ise Woodgate ve Dawson harika ikili! Kaleci Gomes dengesini bulursa bu takım ligi çok rahat ilk 10’da bitirir.

Yakında: Tottenham Hotspurs’ün 126 yıllık tarihi..

Read Full Post »


Harry Redknapp yine takımıyla ilk önemli mücadelesini verdi. Teknik direktör değişikliğinin sonuca yansıdığı ilk maç Bolton’a karşı alınan 2-0 galibiyetti kuşkusuz. Ama yaşanan bunalımlı günlerde Kuzey Londra derbisinden alınacak her puan almak Bolton’a karşı alınan 3 puandan çok daha önemliydi.

Büyük bir kulübe geldiği için çok heyecanlı olduğunu söyleyen Redknapp, “61 yaşındayım ve emekli olmadan önce büyük bir takımı çalıştırmak için elime geçen bu önemli şansı görmezden gelemezdim” derken son duraklarından birinin burası olduğunu ima etti. Bolton’dan sonra sırada Arsenal ve Liverpool var ne düşünüyorsunuz diye yöneltilen bir soruya da “Sıradaki gelsin” şeklinde cevap vererek ne kadar iddialı bir teknik adam olduğunu gösterdi.

İlk yarısını sızmış olduğum için izleyemediğim karşılaşmada asıl heyecan neyse ki ikinci yarıda yaşandı. Yoksa bu yazının büyük bir kısmı olasılıklar üzerine yazılmış olacaktı. En azından izleyebildiğim bir şey üzerinden yazmak daha iyi … İlk yarı skoru 1-1 bitmiş öne geçen takım da Bentley’nin muhteşem golüyle Tottenham olmuş. Ama dengesiz kaleci Gomes kendine yakışır bi gol yiyip durumun 1-1 olmasına yol açmış. Kornerde yan topa çıkıyorsan alacaksın ya da o topa hiç girmeyeceksin çizgide bekleyeceksin. Bunu uygulamayan Gomes topu ağlardan çıkardı.

İkinci yarıya bir korner golüyle başladı Arsenal. Gallas durumu 2-1 yaparken devrenin hemen başında gelen gol sanki bir şeylerin habercisiydi. Tottenham fena oynamıyordu. Asıl önemli olan şey ise sahaya çıkan ilk 11’di. Orta saha beşlisini Jenas,Huddlestone,Lennon, Bentley ve Modric’ten oluşturmuştu Redknapp. Birbirini bilen 4 ingiliz oyuncunun önlerine serbest Modric onların önünde de “tek” forvet Pavlyuchenko. Defansta vazgeçilmez adam Woodgate,yanında Corluka solda Ekotto ve sağda da Alan Hutton vardı. Tam olması gerektiği gibi. Çünkü sahaya çıkan ilk 11de birbirini bilen oyuncu sayısı ne kadar fazla ise saha içindeki uyumda o kadar yüksek düzeyde olur. Bunun meyvelerini de almayı başardı Harry Redknapp.

Yenilen 3. golde Nasri’ye atılan ara pasın durdurulması güçtü. Van Persie derinlemesine inanılmaz bir pas attı ve sonuçta da Nasri’nin Gomes’in üstünden aşırttığı topu Adebayor’un dürtüklemesi yetti. Maç koptu derken Huddlestone sahneye çıktı ve öyle sert bir top gönderdi ki Almunia topu kontrol etmekte hayli zorlandı ve Nöbetçi golcü Darren Bent takipçiliğiyle topu ağlara gönderdi. Tottenham vazgeçmeyecek dedirten bu golden sonra Alan Hutton akıllara zarar bir pas hatasıyla topu Adebayor’a hediye etti. O da Hutton’ın nezaketi karşısında kayıtsız kalamadı ve Van Persie’ye asist yaptı.

60-70 arasında salgılanan adrenalin biraz olsun dindi ta ki 89. dakikaya kadar. Topu ayağında tutup rakibi kalesine fazla yaklaştırmamayı başaran Spurs, Jenas ile kaleyi yoklamıştı. Bu boşa giden şut gelecekten gelen mesajdı. Bu şutun üstünden çok fazla geçmeden Jenas sol ayağıyla Almunia’yı fena avladı ve tekrar her şey bitmedi diyen isim oldu. Takımı ve tribünleri ateşleyen bu gol Arsenal takımında da paniğe yol açtı. Maç boyu kaçak oynadığını ve bu takımda haksız yere bulunduğunu düşündüğüm Modric öyle bir vurdu ki.. Almunia’yı avlayamasa da direkten dönen topu iyi takip eden Lennon durumu 4-4 yaptı. Bu gol sonrası Tottenham’lı bir taraftarda sahaya girerek oyuncuların sevincine ortak oldu.

Yedikleri golü takımdaki “olgunluk eksikliğine” bağladı Arsene Wenger. Bu tabi ki doğru bir tespit. Ancak Tottenham’ın kazanma hırsı da bu sonucu ortaya çıkaran bir diğer faktör oldu. Atılan dört golün de takımın eskilerinin katkılarıyla olması, takımı yıkıp yeniden yapmaktansa , zaten başarılı olan bir yapının eksiklerini gidermenin daha mantıklı bir çözüm olduğunu destekliyor.

Redknapp iyi bir başlangıç yaptı. Portsmouth’taki bol gollü maçlarına Tottenham’da da devam etti. Sırada Liverpool var. Şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerleyen kırmızılara bir çelme takmak derbi maçta özgüvenini tazelemiş bir Tottenham’a yakışır.

Arsenal 4
  • Silvestre 37,
  • Gallas 46,
  • Adebayor 64,
  • van Persie 68
Tottenham Hotspur 4
  • Bentley 13,
  • Bent 67,
  • Jenas 89,
  • Lennon 90

Read Full Post »


Bilemiyorum nereden ama bir yerlerden bir şekilde Tottenham’a kanım ısındı bir iki senedir. Aslında ezeli rakipleri Arsenal’i daha çok severim. Belki de hediye gelen Spurs formasından kaynaklanıyordur. Bilemedim bir an…

Geçen seneden beri daha bir bilinçle takipteyim bu takımı. Bu sene daha önce de belirttiğim gibi transfer sezonunun “anadolu takımı” gibiydiler.  14-18 arası oyuncuyu gönderip 10’a yakın futbolcu kattılar kadrolarına. Kattıkları da birbirinden yıldız oyuncular. Dos Santos, Modric, Pavlyuchenko vs. Ancak demiştim ki bu takımın daha iyi olabilmesi için birbirine alışması kadronun beraber oynaması gerekiyor.  Ama kime? =)

Son Wisla Krakow maçına göz attım Spurs’un. Beklenen olmuş ve üst bitmişti maç kazanmışlar da buraya kadar hiç bir sorun yok. Ancak maçın özetlerini iki farklı kaynaktan okuyunca görüyorum ki Ramos hala ilk 11’ini arıyor ama bulamıyor. Bunu bir an önce çözmesi gerek.

Krakow maçına çıkan ilk 11’deki 5 oyuncu son Aston Villa maçında ilk 11’de başlamamış. Bunlardan 3’ü Villa maçında oyuna sonradan girmiş ama diğer ikisi kadroda bile değillerdi yanılmıyorsam. Luka Modric’in sakatlığını ve Vedran Corluka ile Pavlyuchenko’nun daha önce avrupa kupası maçı oynadığı için bu maçta forma giyememiş olmalarını anlayabilirim. Ancak bu üçü dışındaki 8 oyuncu neden aynı değil bunu anlayamadım. Bir takım yaratılmak isteniyorsa sürekli aynı ilk 11 üstünde ısrar edilmeli. Galatasaray’ın da yaşadığı bir problem bu.

Kadrodaki değişikliklerden en çok Bentley’nin esas yeri olan sağ açıkta oynatılması doğru bir hamle olarak yorumlanmış İngiliz basınınca. Yeni Beckham denilen bir oyuncunun yeri başka bir pozisyon olabilir mi? Bentley ilk 11’de başladığı maçta iyi pozisyonlar üretip, sonra Lennon’un ortasında topu tamamlayıp golünü de atmış 33. dakikada. İyi de 67 saniye sonra nasıl yemişler o golü. Hemen anlatayım. Eğer bir defans bloğu sürekli değişirse çok güzel pozisyon hatası yapılır ve ofsayt bozulur. Üstelik rakip cezas sahası etrafında paslaşırken yapılırsa bu hata 6.7 saniye sonra bile gol yersin, buna mahkumsun.

Neyse ki Darren Bent 73’te “süpriz” Fraizer Campbell’in ortasına kafayı vurmuş da Tottenham’ın da Ramos’un da omuzlarındaki yükü biraz hafifletmiş oldu. Yoksa White Hart Lane’de maç öncesi, maç arası çalınacak şarkı “For Whom The Bell Tolls” olabilirdi.

Pazar günü Wigan’la karşılacak Tottenham için Juande Ramos’un çözüm üretmesi zorunlu. Öncelikle defans dörtlüsünü bozmaması gerek. Orta sahadaki en az iki oyuncunun banko olması, diğer ikiliyi de rotasyon yaparak formda tutması gerek. Pavlyuchenko’nun tek eksiği lige uyum sağlayamamış olması. Onun destekçisi Darren Bent olacak gibi. Zira Ramos çift forveti sevdiği gibi, Bent 5 resmi maça da ilk 11′de başlayabilen yegane oyunculardan. Bu oyuncuların sayısı ne zaman artar, Tottenham da o zaman üst sıralara atlar.

Read Full Post »


Bu yılın en flaş transferlerine imza atan takımlardan biri. Sadece aldıklarıyla da değil, takımdan gönderdikleriyle de öyle. Uzun yıllardır bu takımla bütünleşmiş ve takımı sırtlayıp kaptanlığını yapmış Robbie Keane ve gol yükünü çeken diğer isim modern pivot santrafor Dimitar Berbatov’la yollar ayrıldı. Sürekli oynayan bu oyuncuların takımdan gitmesi ne kadar kötüyse gitmemesi de işten bile değildi. Dile kolay Keane için Liverpool 24 Milyon, Berbatov için de 38 Milyon Euro önerdi Manchester United. Transferin son saatinde de olsa gitmelerine izin verildi. Gitmelerine izin verilmedi diye sürekli mutsuz olan iki golcünün olmasındansa yeniden yapılanmaya gitmeyi tercih etmek mantıklı yoldu.

Çift UEFA Kupalı Juande Ramos’un teknik direkörlüğe getirilmesinden bu yana takımın havasında, oyun yapısında bir değişiklik olacağı belliydi. Başarılara alışmış bir hoca, başarılar kazanmış sistemiyle takımın başına getirilmişti. Gelir gelmez de farkını öyle bir belli etti ki gol sayısındaki artma bile bunu göstermeye yeterli olabilir. Ancak o somut bir şeylerle başarısını kanıtlamaya alışkın olduğundan Arsenal ve Chelsea gibi güçlü takımları sırayla mağlup edip Lig Kupasını kaldırdı.

Geldiğinde tek galibiyeti olan takıma 10 galibiyet daha kazandırdı.  27 maçta 10 galibiyet tatmin edici gözükmese de, 4-0 dan 4-4’e çevrilen Chelsea maçı ve ezeli rakipleri Arsenal’i 5-1 yenmeleri geçtiğimiz sezon için iyi sonuçlardı. Lig Kupasıyla da kitabını yazdığı UEFA Kupası’na gidişin garantilenmiş olması ligdeki 11. liği göz ardı ettirdi.

Yeni sezona da genç ve parlamaya müsait yetenekleri transfer ederek girdiler. Gidenlerin yerlerine transfer edilen oyuncular hem fizik hem de oyun stili açısından birbirine yakın isimler. Pavlyuchenko, Berbatov’un yerine alınabilecek en iyi futbolcu. Keane’in yerine Bentley uygun bir seçenek. Kanatta olduğu kadar destekçi forvet olarak da uygun bir oyun yapısı var. Dos Santos kariyeri açısından harika bir transfer yaptı. Barcelona’da Messi’nin yedeği olmaktansa burada Ramos’un elinde parlamaya çok müsait. Luka Modric, Cruyff’un klonu gibi. Takımın oyun kurucu eksiğini iyi kapatacak. Ama güçlenmesi gerek lakin daha son maçta sakatlanıp yerini Jenas’a bıraktı. Corluka Premier Lig’e alışkın bir oyuncu ve sağlam oyunu tercih ediyor. Cesar Sanchez tecrübeli, Heurelho Gomes ise yan toplarda muhteşem olduğu kadar normal toplarda da iyileşirse gol yemesi zor olan bir kaleci. Defansla uyumunun da iyi olması gerek tabi ki… Fraizer Campbell ise ManU’dan kiralanan süpriz bir yetenek…

Peki Tottenham yeni ve yıldız transferlerine karşın neden hala bir galibiyet alamadı. Sebep çok açık: İstikrar. Sayılarla konuyu biraz daha açalım. Tottenham bir önceki sezonki kadrosundan, transfermarkt.de sayfasına göre 14, wikipedia’ya göre 18 oyuncusunu takımdan gönderdi. Giden oyunculardan 8’i sürekli forma şansı bulan, bunlardan 5-6 tanesi de ilk 11’in değişmez oyuncularındandı. İlerideki Berbatov, Keane ve Aaron Lennon üçlüsü bu sene bozuldu.  Takımdan ayrılan ikili geçen sezon toplam 46 gol atmışlar. Görüldüğü üzere takım için büyük bir kayıp. Artık takım gol yollarında alışık olduğu varyasyonlardan mahrum. Gelen oyunculardan 8’inden 5’i lige ilk defa adım atıyor. 4’ü ise son Aston Villa maçında ilk 11’de başladıi. 2 yeni oyuncu da maça sonradan dahil oldu.

Yukarıda saydığım küçük ayrıntılar aslında küçük gibi gözüken büyük dezavantajlar. Henüz birbirine alışmamış, ilk defa yeni bir ligde oynayacak genç oyuncuları hemen sahaya sürmek bir risktir. Ancak gelecekte çok önemli başarıların temeli olması kuvvetle muhtemeldir. Tottenham’ın yeni kadrosunu oluşturacak bu isimlerin öncelikle birbirlerine uyum sağlamaları gerekecek. Bu 8 yeni oyuncunun lig maçlarında bir anda ilk 11’de yer bulması oynanan 4 maçta puan kayıplarının en büyük nedeni.

Ama şimdiye dek 4 maçtaki tek puanını Chelsea’ye karşı alınmış olması ümit verici. Önümüzdeki 5 hafta kısmen daha zayıf rakiplerle karşılaşak olmaları fikstür avantajı olarak gözükmekte bunu iyi değerlendirip takımın birbirine uyumunu iyi sağlamalı Ramos.  Arsenal maçına kadar takım kendini toparlamazsa bu sezon Spurs için sıkıntılı geçecek gibi gözüküyor.

Read Full Post »